Son zamanlarda kendime biraz daha yakından bakmaya gayret ediyor ve şaşırıyorum. Hani ne olursa olsun bu beni ayakta tutar, bu bana tutunacak bir dal olur dediğiniz bazı küçük şeyleriniz vardır ya kendi kendinize yaptığınız, hediye ettiğiniz veyahut yakınınızda bulundurduğunuz; ritüel, kendinizle geçirilen bir gün, bir nesne gibi tam sırayla, işte onların işe yaramadığını fark etmek şaşırtıyor beni.
Yılın son iki ayını severim, çünkü bir şeylerin bitmesi beni rahatlatır, yenisine başlamanın stresinden ve yenisiyle tanışmanın öncesinde tanıdık bildik bir yerde olmanın tadını çıkarmak iyi gelir, bunu yaparken de yılbaşı ağacı, süsleri, hediye fikirleri falan eğlendirir beni. Di yani, hep böyleydi. Şimdi ağaç bana bakıyor, ben ağaca, ama eğlence nerede neden bizi terk etti bu denklemde bilmiyorum.
Günden güne içi boşalıyor bir şeylerin, hayatta bir anlam ve amacı temsil ettiğini düşündüğüm şeylerin, bu mu beni ele geçiren diye düşünüyorum mesela.
Değiştiremeyeceğim şeylere odaklanmak veya olan bitenin altında kendime bir depresyon hırkası örmek yerine yerine azıcık sürünsem de illa tutunacak bir şey bulurum diyerek ayağa kalkayım diyorum sonra, ama fıtık başlangıcım da bu aralar sağolsun beni hiç yalnız bırakmayarak kavrıyor belimden hemen. Canım benim. Mata gidiyorum egzersiz iyi gelir diye, ama bu kadar çabayla yaşamak ne kadar yorucu diye geçiyorum savasanaya, sonra da burada yatacağıma yatağa gideyim diyorum ve canım yorganım. Canım köpeğim. Biraz daha uyuyoruz. Tamam kış uykusu iyi güzel hoş da. Zihnim uykuya dalamıyor ki bir türlü benim. Zihnimi sakinleştirmek için tek yol dünyadan bihaber yaşamak, o da benim başarısız olduğum bir alan. Böyle böyle geçiyor günler işte. Uyuyorum, uyanıyorum, yürüyorum, uyuyorum. Bunlar da baya bir şey diyorum sonra, ayrıcalık bir yerde. Maalesef tuhaf ayrıcalıklar. Canımı sıkıyor bu konu. Yanlış bir şey söylemekten çekiniyorum. Dertlerin sıralanacağı, kıyaslanacağı, dile getirilip getirilemeyeceği yerler konusunda emin değilim bu sıra, kafam karışık o sayfada da. Bilemiyorum, bekliyoruz bakalım. Ben, ağacım, bel fıtığı başlangıcım. Müthiş bir çabayla bekliyoruz hem de. İyi bir şeyler olsa da azıcık sevinsek, dans etsek istiyorum. Biliyorum geçen zaman geri gelmiyor. Her anımız kıymetli, elindeyken sahip çıkmalı insan. Sonra gecenin bir yerinde uykuyla uyanıklık arasında bir cümle yakalıyorum zihnimde.
Zaman benim zamanım da neşemi kim çaldıysa geri versin lütfen.

Yorum bırakın